SAFİYE GÖLBAŞI KİTAPLARI (3 KİTAP)
Yazar | : | Safiye GÖLBAŞI |
---|---|---|
Kategori | : | Öykü |
Basım Yılı | : | Kasım 2017 |
Baskı | : | 1. Baskı |
Sayfa Sayısı | : | 122 |
Yazar | : | Safiye GÖLBAŞI |
---|---|---|
Kategori | : | Öykü |
Basım Yılı | : | Nisan 2020 |
Baskı | : | 1. Baskı |
Sayfa Sayısı | : | 112 |
Yazar | : | Safiye GÖLBAŞI |
---|---|---|
Kategori | : | 10 Yaş + |
Basım Yılı | : | Aralık 2019 |
Baskı | : | 1. Baskı |
Sayfa Sayısı | : | 151 |
SERAZAT
Safiye Gölbaşı
"Çocukluğumun evi deyince ilkin boncuk otu gelir
aklıma. Pembe, mavi, beyaz; bahçe toprağının
üstünde örtü gibi. Küçük küçük leylak kümeleri
sonra… Bahçemizi çepeçevre saran yüksek
duvarlar; yarısına mor salkım, yarısına çit sarmaşığı
tırmanmış. Biri döker çiçeğini diğeri açar. Babam
çok meraklıydı bahçe işlerine. Evin girişine üç sıra
sümbül ekmişti karşılıklı. Nasıl bir koku nasıl bir
renk anlatamam. Arka bahçede ağaçlarımız vardı.
Ihlamur, meşe, karadut… Bir kuş sesi gelirdi
o ağaçlardan, cıvıl cıvıl, insan konuştuğu şeyi
unuturdu. Şimdi bir apartman katında yaşamaya
razı geldiğime şaşıyorum bazen, bazen de bir
zamanlar böyle güzel bir evde yaşamış olduğuma.”
SEYİRCİSİZ
Safiye Gölbaşı, ilk kitabı Serazat’la başarılı, sessiz bir giriş yapmıştı öykü dünyamıza. İyi çalışılmış, usta işi öykülerdi hepsi de. Kurduğu kendine has öykü evreni, dildeki ustalığı, kelime seçimi, yalın ve duru anlatımı, duygu yönelimine bağlı olarak bazen şiirle, bazen masalla boy ölçüşen çağıltılı söyleyişiyle kendi yatağında akan yeni bir öykü ırmağının ipuçlarını vermişti.
O günden bugüne öykü ırmağını daha bir derinleştiren Safiye Gölbaşı, şimdi yeni bir kitapla selamladı okuyucusunu: Seyircisiz
Gölbaşı bu toprağa, bu toprağın özüne, ruhuna bağlı olarak kuruyor öykülerini. Başkalarının öykülerine gönül indirmiyor. Güncel eğilimlerin ışıltısına, büyüsüne kanmıyor. Kendinde, toprağında kalarak kuruyor, genişletiyor öykü evrenini. Öğrenilmiş, yapma duygulanımların, bunalımların değil sahih yaralanmaların, gerçek incinmelerin peşinden gidiyor.
Öykülerde bazen bir anne, bazen bir çocuk, bazen bir sevgili biçiminde var oluyor ama içinde hep merhamet, hep şefkat, hep vicdan…
Belki bir yakarış, bir ağıt: İhmal edilmişlere, sevgisiz ve yalnız kalmışlara, zulme uğramışlara, memleket kokusuna hasret mülteci annelere ve onların bir başka iklimde yeşermeye çalışan eksik bırakılmış çocuklarına, öğretmenine içli mektuplar yazan küçük kızlara, köklerini arayan sürgünlere…
Bir Tuba ağacı gibi yersiz yurtsuz ve tepetaklak duranlara…
Çünkü o zarar verecek kadar yakın değil bana. Çünkü talan etmek için dahi olsa ilgilenmiyor ruhumla... Şimdi biri olsa, biri beni her gün bekliyor olsa, bana âşık olsa, üzülecek olsa…
Ali Karaçalı
Çiko'nun Günlüğü
Kızıl sincap Çiko, ailesi ve arkadaşlarıyla beraber Düşler Ormanı'nda mutlu mesut yaşıyordu. Ama bir gün ortaya boz sincaplar çıktı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Çiko'nun Günlüğü, doğanın muhteşem dengesi ve bir arada olmanın neşesi üzerine sıcacık bir hikâye ve eşsiz bir serüven. Çiko sizi bu serüvene ortak olmaya çağırıyor.